Performans ve Gelişim YönetimiSıcak Günler ve Verimlilik...Sıcak yaz günleri yaşadığımız şu günlerde hepimiz sıcaklarla mücadele için çeşitli yöntemler geliştiriyoruz. Evlere-ofislere klimalar takılıyor, çalışma saatleri farklılaştırılıyor, toplu izin kullanımları ya da deniz, göl kenarlarına hafta sonu kaçamakları yapıyoruz. Hepimizin amacı aynı; nefes almaya çalışıyoruz. Sıcaklar, üretim/atölye ortamında çalışanların yaşamını iyice zorlaştırmış durumda.
Normal mevsim sıcaklarında bile ısı yüksekliğinin sorun olduğu üretim alanları, mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklar nedeniyle iyice çekilmez bir hale geldi. Durumun vehametini görmek için atölyede çalışan arkadaşlarımızı ziyaret etmek yeterli olacaktır... Özel yaşamımızda günlük rutin aktivitelerimizi bile gerçekleştirmekte zorlandığımız şu günlerde üretim ortamlarında verimlilik düzeyini koruyabilmek ya da belirli bir verimlilik düzeyini tutturmak iyice güçleşmiş durumda.
"Çalışma ortamımızın sıcaklığı dışında burada her şeyden çok memnunuz. Şu anda atölyenin sıcaklığı 50 dereceye yakın. Nefes almak mümkün değil. Bir çözümü de yok. Çünkü, alan çok geniş ve ısıyı biraz olsun düşürmek için gereken yatırım miktarı çok yüksek. Bu yüzden yapacak bir şey yok. Dayanmaya, çalışmaya çalışıyoruz."
"Kışın gelmesini dört gözle bekliyoruz. Şu anda atölye sıcaklığı dayanılmaz bir durumda. Geçen gün sıcaktan fenalaştım. Hala da kalbim çok hızlı çarpıyor."
Bazı ortamların, yürütülen proseslerin niteliği nedeniyle, belirli bir sıcaklık düzeyinde olması gerekiyor. Nedeni ne olursa çalışma ortam ve koşullarının çalışanın fizyolojik ve psikolojik gücünü zorlayacak nitelikte olması çalışan sağlığını ve verimliliğini ciddi biçimde etkiliyor.
Araştırmalar, sıcaklığın insan fizyolojisi üzerindeki etkileri nedeniyle, sıcaklık arttıkça insanların yapabildikleri iş miktarının azaldığını gösteriyor. Yüksek sıcaklık bezginliğe neden oluyor ve insanların tolerans sınırlarını düşürerek çabuk sinirlenme potansiyelini artırıyor. Çalışma ilişkileri ve çalışma huzuru olumsuz yönde etkileniyor. Sıcaklığın yükselmesine paralel olarak artan terleme, vücudun tuz dengesinin bozulmasına ve çabuk yorulmaya neden oluyor. Bu yüzden de sıcaklık arttıkça dikkat azalıyor ve konsantrasyon bozuluyor.
Sonuç; iş kazalarının ve hataların artması. İş kazalarının en az olduğu sıcaklığın 19 derece olduğu ve 38 derece üstünde çok büyük oranlarda arttığı bulgulanmış. Çalışan performansı 27 dereceden itibaren düşmeye başlıyor. Bilimsel araştırma sonuçları verimlilik ile çalışma ortamı ısısı arasında ters yönlü/negatif bir korelasyon olduğunu gösteriyor. Isı arttıkça çalışan verimliliği ve ürün kalitesi düşüyor. Bilimsel bulgular bunu söylerken 50 derecede çalışmak zorunda kalan çalışanlarımızdan nasıl verimli olmalarını bekleyebiliriz ki? Ya da bu çalışanlarımızdan belirli bir verimlilik seviyesini tutturmalarını ve bunu sürdürmelerini beklemek ne kadar gerçekçi ve adil/haklı bir beklenti olur?
"Terminleri yakalamak için tamamen sayılara odaklanmış durumdayız ve hedeflere ulaşmak için çok zorlanıyoruz. Hatalar, geri dönen ürün sayısı arttı. Bir dolu malzeme ısraf oluyor. Bunların hepsi maliyet demek."
Ciddi rekabetin hüküm sürdüğü piyasa koşullarında fiyat etiketleri hiç olmadığı kadar önemli bir hale geldi. Bu yüzden maliyetlerimizi azaltmak için her türlü yolu deniyoruz. Aslında maliyetlerimizi azaltmak üzere "nereden ve nasıl kısıntı ya da tasarruf yapabileceğimizi bulmak için yeni ve yaratıcı yollar aramamıza hiç gerek olmayabilir. Mevcut işleyiş içindeki düşük performansın, verimlilik kayıplarının ve kalitesizliğin ciddi maliyetleri ile baş edebilmek zaten başlı başına bir mücadele alanı. Belki doğru soru "hangi koşulları iyileştirerek verimliliği artırabiliriz?" olmalıdır. Bu sorunun doğru yanıtlarından biri de hiç kuşkusuz çalışanların çalışma ortam ve koşullarının iyileştirilmesi olacaktır.
Çalışma ortamındaki ısıyı normal koşullara getirmek için başka bir şey yapamıyor isek; sıcaklığın çalışan ve iş verimi üzerindeki etkilerini düşünerek ve bu etkiyi minimize edecek şekilde üretim planlarımızı hazırlayabilir, çalışma saatlerini farklılaştırabilir, daha sık dinlenme araları verebilir, iş giysilerinin niteliğini iyileştirebilir, duş olanaklarının sunumunu sıklaştırabiliriz. Getirisi tahmin edilenin çok üzerinde olacaktır...
Dr. Sema ÖZÇER
MAY DANIŞMANLIK - KURUCU ORTAK
TİSK İşveren Dergisi, Ağustos 2006