may danışmanlık hizmetleri
Performans ve Gelişim Yönetimi
Başarıyı Paylaşabilmek!

"Ne güzel bir proje oldu... Sayenizde bu konuyu da hallettik. Elinize sağlık!" Emeğinin takdir edilmesi ne inanılmaz bir keyifti... Birilerinin "değerini" fark etmiş olması içini sevinçle doldurdu... Çok uğraşmış, çok emek vermişti... Hak ettiğini biliyordu. Yine de yanakları kızardı.  Aylar boyu yapılan çalışmalar bir film şeridi gibi gözünün önünden geçti... Proje ekibinin hiç aksatmadan proje toplantılarına katılımını, katkı koymak için gösterdikleri çabayı düşündü bir an... Verdikleri destek gerçekten takdire değerdi... Hiç duraksamadan yanıtladı: "Her şeyi birlikte yaptık, siz olmasaydınız olmazdı. Hepimizin eline sağlık!" dedi. "Olur mu! Bu şirkette bugüne kadar hiç olmamış bir şeyi başardınız...En tepeden en aşağıya kadar herkesi motive edip harekete geçirdiniz, bir amaç etrafında birleştirdiniz. Bu, proje için çok önemliydi... Kendinizi yabana atmayın lütfen!" Gülümsedi... "Sağ olun"  derken içinde inanılmaz bir huzur vardı... "Size canım feda!" deyip zıplamamak için kendini zor tuttu. Tuttu, çünkü bunun profesyonelce olmayacağını biliyordu...

Gazeteler ya da ilgili siteler de  yer alan ilanlara bir bakın... Herkes ya "takım çalışmasına yatkın" ya da "takım arkadaşı olabilecek" eleman arıyor. "Takım çalışması" özellikle son yılların en gözde yetkinliği. Olması gereken de bu... Çünkü organizasyonların varlık nedeni bu; tek başımıza yapamayacağımız işleri  birlikte yapmak, tek başına ulaşamayacağımız hedeflere hep birlikte ulaşabilmek. Yani bu bir takım oyunu! Ve herhangi bir organizasyona girdiğimizde bu takım oyununa katılmak, bunun gereklerini yerine getirmek üzere giriyoruz. Takım çalışması aslında "birlikte üretmenin" olmazsa olmazı, başarmanın önkoşulu... Atalarımız kim bilir kaç yüzyıl önce "Birlikten kuvvet doğar!" diyerek,  güçleri birleştirmenin önemini vurgulamışlar... Ama ben en çok "Bir elin nesi var, iki elin sesi var!" atasözümüzü seviyorum. "Birlikteliğin, üretim gücünün büyüklüğünü" bu kadar güzel ifade edebilen başka bir söz var mı?

Takım çalışması "paylaşmak" üzerine kurulu. Bilgiyi, emeği, liderliği, başarıyı ve başarısızlığı yürekten paylaşabilmeyi gerektiriyor... Biri eksik olunca olmuyor. Takım üyeleri olarak; bilgiyi paylaştıkça yeni bilgiler üretebiliyor, emeğe katıldıkça üstümüze düşeni yapmış olmanın huzuru ile doygunlaşıyor, başarıyı paylaştıkça birlikteliğimizi perçinliyor, güç topluyor, başarısızlığı paylaştıkça öğreniyor ve gelişiyoruz...
 
Peki başarısızlığı paylaşmada gösterdiğimiz cömertliği "başarıların / sonuçların paylaşımında gösterebiliyor muyuz?." Hedefleri tutturmak için gece gündüz çalışmak bize düşüyor. Her şeyi biz yapıyoruz ama O yaptı oluyor!" "Toplantılarda adımız bile geçmiyor, teşekkürü de alan onlar, ödülünü de gören onlar!"

Acaba bir çalışan için emeğinin görmezden gelinmesi, fark edilmemesi kadar acı veren başka bir şey var mıdır? Hangi kademede olursa olsun, acaba bir yönetici için  "Ben ekibimle varım, sağ olsunlar çok çaba gösterdiler" demek ve bunu davranışlarıyla da göstermek, çok mu zordur?
 
Birlikte gerçekleştirilen her başarılı  aksiyon, ulaşılan her sonuç için "Hep birlikte yaptık!" diyebilmek, işin mutfağında çalışanları unutmamak, arka planda olanları da öne çıkarabilmek... Başarının gizli kahramanlarını görünür kılabilmek... Emeğin, katkının hakkını verebilmek... Başarıyı birlikte kutlayabilmek... Bunlar olmuyorsa yeni başarıların yolu yavaş yavaş tıkanacak ve birlikte çalışılacak takım arkadaşı kalmayacak demektir.

Kuşkusuz başarılı olmak, çevremizin onayını ve takdirini kazanmak  hepimiz için çok önemli... Ancak tek başına ve hep  ön planda olmayı istemek, bunun için çaba göstermek... Diğerlerinin katkılarını görmezden gelmek, görülmemesini sağlamak, başarıyı paylaşmak yerine tek başına sahiplenmek... Kuruluşlarımızda yaşadığımız önemli sorunlardan biri bu. Belki de bu yüzden tüm şirketi büyük bir takım olarak, ortak  bir hedef  için harekete geçirmekte zorlanıyoruz... Tüm çalışanlar olarak hepimizin kişisel hedefleri, öncelikleri olabilir...Önemli olan kişisel hedeflerin kuruluş hedefleriyle hizalanabilmesi... Gerektiğinde şirket hedeflerinin kişisel hedeflerin önüne konulabilmesi...Takım ruhu bunu gerektiriyor...

Herkes birilerinin "gözüne girmeye", "prim yapmaya" çalışınca paylaşma ve takım ruhu güme gidiyor... İşin enteresan tarafı bu tür sorunları  "takım çalışması" kültürüne sahip olmalarıyla övünen kuruluşların da yaşıyor olması... "Biz bir takımız!" ifadesi çoğu kez sözde kalabiliyor...Çözüm nerede? İnsanlar ne tür kuruluşlarda kendilerini göstermek için bu tarz yollara başvururlar? Yerine getirdikleri küçük bir görevin bile çok önemli olarak algılanması için çaba gösterirler? Başarıları sahiplenir, kendilerine mal ederek göze girmeye çalışırlar? Diğerlerinin, takım ya da iş arkadaşlarının omuzlarına basarak "takdir edilme" çabasının olduğu kuruluşların ayırt edici özelliği nedir? Bunları  bir sonraki  sayımızda ele alacağız.
Bir sonraki yazımızı bir takım çalışması ile hazırlamaya ne dersiniz? Gelin deneyimlerimizi birleştirelim ve paylaşalım...

Konuya ilişkin  değerli görüşlerinizi içeren maillerinizi bekliyorum...Sevgiyle kalın...

Dr. Sema ÖZÇER
MAY DANIŞMANLIK - KURUCU ORTAK

TİSK İşveren Dergisi, Mart 2006



Hit:3768  |  01.03.2006
   
   
anasayfa | biz kimiz | basında biz | danışmanlık hizmetlerimiz | eğitim hizmetlerimiz | investors in people | gelişim atölyesi | referanslarımız | bize ulaşın tasarım xpur.com