Yaratıcılık - İnovasoyonBiz Nasıl İnovasyon Hamlesi Yapacağız?Avrupa Birliği Konseyi, Mart 2000 tarihli Lizbon Zirvesinde "2010 yılına kadar dünyanın rekabet gücü en yüksek ve bilgiye dayalı ekonomisi olmak!" gibi iddialı bir hedef belirledi. Hedef ve hedefe ulaşmak için izlenecek yol haritası da Lizbon stratejisi olarak kabul edildi. Inovasyonu -pazarlanabilir yeniliği- de bu stratejinin merkezine yerleştirerek inovasyonu AB'nin "acil önceliği" olarak tanımladı.
Yeni rekabet stratejilerinin ve özellikle de AB'ye entegrasyon sürecindeki girişimlerin etkisiyle, "genelde ülke kalkınması ve özelde kuruluşların rekabet avantajı edinmeleri için inovasyon hamlesi yapmanın gerekliliği" bizim de gündemimize hızla girdi. Konuyla ilgili makro programlar oluşturuluyor, zirveler düzenleniyor, internette siteler açılıyor, makaleler yayınlanıyor, bildiriler sunuluyor.
Inovative-yenilikçi olmadan, gelecekte var olamayacağımızı artık biliyoruz. Hatta bu güne kadar ve bu gün yaşadığımız ekonomik ve toplumsal sorunlarımızın inovasyon konusundaki eksikliğimizden kaynaklandığı söyleniyor. Oysa biz daha düne kadar ekonomik sorunlarımızın temelinde "ülkemizdeki sermaye birikiminin yetersizliği" olduğunu sanıyor (!), bunu artırmanın yollarını arıyorduk. Refahı ve istihdamı artırmanın yolu da verimlilikten geçiyordu. Bu gün büyük bir iyi niyetle ve hep birlikte şirket ya da ülke düzeyinde nasıl inovasyon hamlesi yapabiliriz sorusuna yanıt bulmaya çalışıyoruz. Bunun için yapılması gerekenlere ilişkin hatırı sayılır uzunluktaki listelerimiz oluştu. İnovasyon, şirketlerin ana stratejileri arasındaki yerini aldı. Neler yapılması gerektiği belli de "nasıl" yapacağımızı daha tam bilemiyoruz...
Yanıt aranılan kritik soru şu;"Biz nasıl inovasyon hamlesi yapacağız? Bu soruya yanıt bulmak için uzun uzun düşünmeye, karmaşık modeller ve yöntemler üretmeye gerek yok. Yanıt çok basit; İnovativ bir şirket olmak için "ÖNCE İNSAN!" diyecek ve bu söylemi duvar yazısı olmaktan çıkarıp, gerçekliğe indireceğiz...İnsanına olan inancını somut bir şekilde sergileyebilen, insanıyla gurur duyan bir kültür inşa edeceğiz.
NEDEN ÖNCE İNSAN ?
İnovasyon yapabilmek için yaratıcı, farklı, orijinal fikirlere ihtiyacımız var, Çünkü inovasyon; üretilen yaratıcı, yeni ve farklı fikirlerin, daha iyi ve yeni çözümler olarak uygulanmasını içeriyor. Yaratıcı ve yenilikçi fikirlerin tek güçlü kaynağı ise çalışanlarımız, Dolayısıyla öncelikle çalışanların yaratıcı ve yeni fikirler üretmelerini ve bunu ortaya koyabilmelerini sağlamamız gerekiyor... Bunun için; çalışanları destekleyen, potansiyellerine değer veren, onlara özgür ortamlar sunabilen, onları bütün olarak değerli gören, kısaca gerçekten "insana inanan" ve bu inancın sergilendiği ortamlar yaratabilmeliyiz... Bu tür bir ortamı yaratma sorumluluğunun esas olarak yönetim ekibinin olduğunu biliyoruz. İşte bu yüzden yaratıcılık ve yenilik aslında şirkette varolan "yönetim felsefesinin" bir ürünüdür.
ÇALIŞANLARINIZ DÜŞÜNMEYE YETKİLİ, KATKIYA DAVETLİ Mİ?
Yaratıcılık ve yenilik için; düşünmeye yetkili, katkıya davetin olduğu, açık iletişime ve işbirliğine dayalı, karşılıklı güvenin olduğu, içtenlikli yönetici-çalışan ilişkisinin varolduğu bir çalışma ortamına ihtiyacımız var... Eğer;
- Çalışanların; kendilerinin, diğerlerinin ve süreçlerin performansını iyileştirmek için fikir üretmelerini teşvik eden mekanizmalar yoksa ya da işlemiyorsa,
- Çabalara rağmen, öneri sistemine beklenildiği kadar katılım olmuyorsa,
- Çalışanlar inisiyatif kullanamıyor ve denileni yapıp bekliyorsa,
- Çalışanlar sadece çözümlerin uygulayıcısı ise ve sorunlara kendileri çözüm üretip, uygulayamıyorlarsa,
- Toplantılara sessizlik hakim oluyorsa, hep yöneticiler konuşuyor ve çalışanlar konuşmuyorsa,
- Bilgi paylaşımında sorunlar yaşanıyor, bilgi paylaşılmıyor hatta saklanıyorsa,
- Sık sık "Bizim bir şeyden haberimiz olmuyor!" türü yakınmalar duyuluyorsa,
- Yöneticiler zamanlarının çoğunu masa başında ya da toplantılarda geçiriyor, çalışanların yanına-sahaya, atölyeye, işletmeye - çok uğramıyor, e-maillerle yönetimi tercih ediyorsa,
- Yeni fikir öneriler dinlenilmiyor ya da "şimdiye kadar hiç bunu denemedik!" duvarına çarpıyorsa,
- Farklı önerilere gülünüp geçiliyorsa,
- Yöneticiler ve insanlar başarıyı takdir etmiyorsa,
- Başarılar yöneticinin, başarısızlık ve hatalar çalışanın oluyorsa,
- Çalışanlar yöneticilerinden bir "Günaydın, nasılsın?"ı duymaya bile hasretse...
inovasyon hoş bir hayal olarak kalacaktır.
İnovasyon için; insana inanan ve bu inancı sergileyebilen bir yönetim takımına, yönetsel anlayış ve uygulamalara sahip olmak ön koşul, gerisi gelecektir.
Dr. Sema ÖZÇER
MAY DANIŞMANLIK - KURUCU ORTAK
TİSK İşveren Dergisi, Ocak-Şubat 2007