may danışmanlık hizmetleri
Performans ve Gelişim Yönetimi
Yeni Yılımıza Sahip Çıkalım!

Bütün bir yıl boyunca iş yaşamına, performansa, insan kaynağının etkin yönetimine ilişkin ciddi konuları paylaştık. Yeni bir yıl için geri sayımın hızlandığı bu günlerde gelin isterseniz farklı bir paylaşımda bulunalım...Biz de yeni yıl coşkusuna kendimizi bırakalım. İçten geldiğince, öylesine bir paylaşım olsun bu seferki...

Ünlü sosyal bilimci Hofstede'in yaptığı ve kültürlerarası bir karşılaştırmanın yer aldığı araştırma (1) sonucuna göre "bizim kültürümüzün temel özelliklerden biri, diğer bazı kültürlere oranla belirsizliğe toleransımızın düşük olması". Yani belirsizlikler karşısında Türk insanı olarak duyduğumuz kaygı düzeyi bir çok ülke insanına göre çok daha yüksek. Bu özelliğimiz yaşamımızın her alanına farklı biçimde yansıyor. Risk almayı sevmiyoruz, her şey kontrolümüz altında olsun istiyoruz...Yeni ve farklı olan bizi tedirgin ediyor. Yeni şeyler denemeye çok istekli olmuyoruz. Kuşkusuz bu genel bir değerlendirme ve aynı kültürde yer alan birçoğumuzun belirsizliği tolere edebilme derecesi değişik olabilir. Durum böyleyken yeni bir yıl, yani ne getireceğini bilemediğimiz, nelere gebe olduğunu tahmin bile edemediğimiz, belirsizliklerle dolu yeni bir yıl nasıl oluyor da bizi bu kadar heyecanlandırabiliyor?  İşte bir süredir kafamı meşgul eden soru bu!

Yeni yıla girmenin  aynı zamanda bir keyif, kutlama ya da minik bir tatil fırsatı da sunuyor olması mı bizi heyecanlandıran? Yoksa alacağımız, vereceğimiz hediyeler mi? Bu kadar basit olmasa gerek...Öyle olsaydı her minik tatil ya da keyif, eğlence ya da hediye alma fırsatında da -en azından doğum günlerimizde- aynı ya da benzer coşkuyu hissederdik ki böyle olmadığını hepimiz biliyoruz. Koca bir yılı arkamızda bırakıyor olmak, şu kısacık yaşam süremizden bir yılın daha gitmiş olması çok da bayram edilecek bir gerçeklik olmasa gerek... En azından belli yaşa gelmiş olanlarımız için bu böyle. Yoksa yeni bir yıla bu kadar coşkuyla hazırlanmamızın nedeni, yaşanmış bir yılı, geçmişi arkada bırakabilme, geçmişin üstüne bir sünger çekme isteğimize bir fırsat sunuyor olması mı? Yoksa yoksa, önümüzde kocaman bir yeni ve temiz bir sayfanın açıldığını bilmek mi? Hani istediğimiz gibi şekillendirebileceğimizi düşündüğümüz, umutlarımızı yeşerttiğimiz bir yılı karşılamak mıdır bizi sevindiren? Geçmişten çıkardığımız derslerle yeni kararlar almak, yeni başlangıçlar yapabilmek için bir bahane sunuyor olması mıdır yeni yıl için bizi heveslendiren? Yoksa taaa çocukluğumuzdan kalma bir alışkanlıkla yeni olan birçok şeyin -yeni ayakkabı, yeni elbise, yeni ev, yeni araba gibi- bizi sevindirmesi gibi yeni bir yılımızın olması mıdır bizi umutlandıran? Hepimiz için yeni bir yılın anlamı farklı olabilir...Yeni bir yılın bizi coşkulandırma nedeni hepimiz için farklı olabilir. Ama en önemlisi yeni bir yılı nasıl yaşayacağımızdır. Yeni bir yılın aslında kendisi bir armağandır. Bunun farkındasınız değil mi? Ve önemli olan bu güzeller güzeli armağana gereken önemi verip vermeyeceğimizdir. Özenle ve farklı bir biçimde yaşayıp yaşamayacağımızdır...

Geçmiş yıl giderken, arkasında bize yaşanmışlığın öğretisini bırakıyor. Neler öğretti bize, nelerden ders çıkardık, neleri tekrar etmeyeceğiz, hangi alışkanlıklarımızı bırakacağız ya da hangi yeni alışkanlıkları edineceğiz? Yeni bir yılı biraz daha bilge biraz daha olgun yaşayabilmeliyiz.

Geçmiş yılda ne kadar sevgi üretebildik, ne kadar yeni dost edinebildik? Yüreğimizi insanlara, insanlarımıza ne kadar açabildik? Bize uzanan kaç eli gördük, kaçını tutabildik, kaç insanı teğet geçtik? Yaralı kaç insanın yarasına derman olmayı başardık? Yeni yılda bizi biz yapan o en güzel duyguyu, sevgiyi, daha çok üretebilmeli daha çok insanın yanında olabilmeliyiz...

Giden yılda hoşgörümüzü ne kadar kullanabildik? Yaşamımızdaki ya da bir şekilde yolumuzun kesiştiği kaç insan için "hatasız kul olmaz!" diyebildik? Ne kadar affedici olabildik? Affetme büyüklüğünü ne kadar gösterebildik? Yeni yılda biraz daha hoşgörülü, biraz daha toleranslı olabilmeliyiz...

Giden yıla, yaşamımızın koskoca bir yılına ne kadar sahip çıkabildik? Ne kadar değerini bilebildik? Zamanımızı ne kadar dolu dolu ve üretken yaşayabildik? Sevdiklerimize ne kadar zaman ayırabildik? "Keşke" lerimiz ne kadar oldu bu yıl?  Yeni yılda sevdiklerimize daha çok zaman ayırabilmeli, daha az keşke diyeceğimiz ertelemelerimiz olmalı, daha hoşgörülü ve daha affedici olabilmeliyiz...
Yaşanmış bir yılı damıtabilmektir önemli olan...Yeni yıla hoşgeldin derken, yeni bir yılı farklı yaşamayı isteyebilmektir esas olan...Ne olursa ya da nasıl olursa olsun...Kendi yeni yılımız, kendi yılımızdır  yaşamamız gereken. Daha sevgi dolu, daha toleranslı, daha affedici, hepsinden önemlisi yaşamımıza sahip çıkma cesaretini gösterebilmektir önemli olan...

İlk gününden son gününe kadar istediğiniz gibi biçimlendirebileceğiniz, gönlünüzce yaşayabileceğiniz kocaman ve güzel bir yıl diliyorum. Mevlana'nın dediği gibi; "Giden gitti düne ait ne varsa, şimdi yeni şeyler söylemek lazım!"

Bu yıl, içinizde çiçeklerin açacağı, sevinçlerle bezeli, yeni, yepyeni bir yıl olsun...

(1)  Hofstede, Geert; Cultures and Organizations Software of the mind.

Dr. Sema ÖZÇER
MAY DANIŞMANLIK - KURUCU ORTAK
TİSK İşveren Dergisi, Aralık 2007

Hit:3095  |  01.12.2007
   
   
anasayfa | biz kimiz | basında biz | danışmanlık hizmetlerimiz | eğitim hizmetlerimiz | investors in people | gelişim atölyesi | referanslarımız | bize ulaşın tasarım xpur.com