may danışmanlık hizmetleri
Liderlik - Yönetim
Küresel Liderler Yetiştirelim!

Günümüz iş dünyasında, yöneticilerin nitelik ve becerileri kuruluşların başarısında stratejik bir rol oynuyor. Stratejik bir rol çünkü yöneticilerin "niteliği" kuruluşun kaderini belirliyor. 90'lı yıllar boyunca yönetim dünyasında "şirket içinden atanan yöneticiler ile dışardan transfer edilen yöneticilerin başarı grafiğinin ne olduğuna ilişkin çok sayıda araştırma yapıldı. Bir çok araştırmanın ortak bulgusu; dışardan  transfer edilen özellikle üst düzey yöneticilerin neredeyse %30'unun ilk 3-5 yıl içinde başarısız olduğu ve kuruluştan ayrıldığı idi. Bu dönemde kuruluşların ciddi kaynaklar ayırarak üzerinde en çok çalıştığı konu "Kendi Liderlerimizi Yetiştirelim" oldu. Bu doğrultuda çok ciddi yedekleme ve lider geliştirme programları gerçekleştirildi. Bu trendin, nitelik ve boyutlarının değişerek hala sürdüğünü görüyoruz.

Küreselleşme, yeni ekonomik düzen ve artan rekabet şirketlerin kritik başarı faktörlerini değiştirdi. Küresel rekabet ortamında varolmanın, geleceğin kuruluşu olmanın önkoşulları  yeni bir yönetici profiline duyulan gereksinimi de beraberinde getirdi. Liderler ya da üst düzey yöneticilerden beklenen yetkinlikler de değişti. Çevredeki değişim çizgileri boyunca kuruluşun yönünü değiştirebilen ve gelecek için organizasyonu konumlandırabilen çok daha stratejik bir yönetici profili öne çıktı. Bu çerçevede de; uzun dönemli yön belirleme, geniş bir bakış açısı yaratma ve bunu kullanma, benimsenen bir vizyon yaratabilme aranan yetkinlikler haline geldi. Küresel dünyada geçerli olan uluslararası rekabet oyununun taleplerine yanıt verebilmeleri için  artık yöneticilerin, iyi bir strateji uygulayıcısı ve operasyon yöneticisi olmanın ötesine geçebilmeleri zorunlu bir hale geldi.

Zorunlu diyoruz çünkü, günümüzde ayakta kalmanın ve geleceğin kuruluşu olmanın başka bir yolu yok. Yaygın ifadesiyle gelecek; değişimi ve performansı yönetebilen, hızlı ve yenilikçi organizasyonların olacak.

Küresel Türk Liderler Yaratmak...

Yapılan araştırmalar önümüzdeki yıllarda iş dünyasının yöneticiler için çok daha talepkar bir hale geleceğini gösteriyor. McKinsey'in 2001 yılında yaptığı bir araştırma dünya üretiminin şimdilik sadece %20'sini rekabete açık olduğunu, önümüzdeki 30 yıl içinde bu oranının %80'e çıkacağını gösteriyor. Bu araştırma bile tek başına uluslararası rekabetin niteliğine ve boyutlarının ne olacağına ilişkin öngörüde bulunabilmek için yeterli. Durum böyleyken ülkemiz yöneticilerinin global dünyanın gereklerini karşılayabilme açısından hangi noktada olduğuna ilişkin bir değerlendirme yapmak anlamlı olabilir.

Dünyanın değişim rüzgarlarına görece çok daha açık bir bölgesinde bulunan ülkemizde yöneticiler; ekonomik koşul ve politikalardan, yasal düzenlemelere kadar her şeyin çok hızlı değiştiği bir ortamda faaliyetlerini yürütüyorlar. Koşulların bu kadar hızla değiştiği bu belirsizlik ortamında yönetici olmak, bu değişikliklerle baş edebilmek bile yöneticilerimiz için tek başına çok zorlu bir mücadele alanı. Buna ek olarak organizasyon ve yönetim kültürümüz çok farklı bir niteliğe sahip. İş yapma yöntemlerimiz, çalışma alışkanlıklarımız, ilişki kurma, geliştirme ve sürdürme biçimimiz, yönetici-çalışan ilişkilerimiz ve insan kaynağına yönelik uygulamalarımız vs. çok özgün bir kültürün çizgileri ile yoğrulmuş durumda. Örnek vermek gerekirse; evrensel ilkeler, herkes için geçerli standartlar yerine (universalizm), kişiseye özel uygulamaların (particularism) olabildiği; ilişkilerin, iş ve görevden  önemli olması biçiminde kendini gösteren duygusallığımız, yönetici ve çalışan arasında varolan "duygusal mesafenin" büyüklüğü, sorunların çözüm yerinin "yönetici" olduğu çalışma şeklimiz gibi genel kültürel özelliklerimizi anlama ve bunları yönetebilmek de hiç kolay değil. Üstelik bir lider için  bu becerilere sahip olmak,  küresel rekabetin gereklerini karşılayabilecek  bir lider olması için yeterli değil.

Bir fonksiyon yöneticisinin zaman içinde değişik yönetim kademelerinden sonra, belli becerileri kazanmak için gerekli  "gelişim desteğini"  almadan üst düzeye gelmesinin yarattığı sorunları da  yaşadığımız bir gerçek. Şöyle ki sınırlı bir alanda bir fonksiyonu yönetmek ile bir kuruluşun tamamını uluslararası piyasada yani küresel düzeyde yönetmek aynı şey değil. Fonksiyon yöneticisi olmanın yıllar için de oluşturduğu derinlemesine, odaklı ve operasyonel  bakış ve uygulama alışkanlığı, üst yönetici olmanın gerektirdiği genele bakma, farklı bilgileri sentezleme ve vizyon oluşturma gibi daha stratejik düşünme becerilerinin geliştirilmesini engellemiş oluyor. Bunun temel nedenlerin biri de daha alt düzeyde iken bu tür beklentilerin yöneticilere sunulmamış olması ve bu doğrultuda gelişimlerinin sağlanmamış olması. Dolayısıyla  yöneticilerimize küresel dünyanın gerektirdiği küresel liderlik becerilerinin kazandırılması kritik önceliği olan  çok önemli bir konu.

Bu noktada çözümlerden biri; çok iyi seçilmiş ve gelecek için hazırlanan yöneticilere insan yönetimi ve "sınıf eğitimi"  bazlı gelişim programları yerine  yapılandırılmış "Yönetici Değişim Programları" ile uluslararası deneyim ve stratejik bakış açısı kazandırmak olabilir. Kim ne derse desin yöneticilik deneyimleyerek öğrenilen bir sanat çünkü...

Dr. Sema ÖZÇER
MAY DANIŞMANLIK - KURUCU ORTAK
TİSK İşveren Dergisi, Ağustos 2007



Hit:3110  |  01.08.2007
   
   
anasayfa | biz kimiz | basında biz | danışmanlık hizmetlerimiz | eğitim hizmetlerimiz | investors in people | gelişim atölyesi | referanslarımız | bize ulaşın tasarım xpur.com